8 Ekim 2009 Perşembe

5. sayı için davet: Edebiyat ve Ekonomi

KRİTİK
5. Sayı Bahar 2010
EDEBİYAT VE EKONOMİ
Kritik Mart 2010’da çıkacak 5. Sayısında edebiyatın ekonomik alanla ilişkisini masaya yatırıyor. Bu bağlamda gerek ekonomik unsurların (sınıf, sermaye, para vs.) metinsel temsilini, gerekse edebiyat eserinin kültürel bir meta olarak üretimini tartışacak bir dosya için çağrı yapıyor. Aşağıdaki sorulardan yola çıkarak ekonomi ve edebiyat arasındaki ilişkiler örüntüsüne dair söz alan kuramsal ve(ya) uygulamalı yazıları 1 Ocak 2010 tarihine kadar kritikdergisi@gmail.com adresine bekliyoruz.
Bir topluma ya da bir döneme ait ekonomik yapı ile edebî temsil arasındaki ilişkiyi hangi kuramsal araçları kullanarak anlayabiliriz?
Edebiyat metinleri ekonomik alanın ve bu alan içinde farklı mücadele ve çelişkilerin bir göstereni olarak nasıl algılanabilir?

Metinsel temsilin devrin ekonomik aklının doğrudan ya da dolaylı temsilcisi olduğu düşünülebilir mi? Ya da edebiyat metni hâkim ekonomik akıl karşısında bir mücadele aracı olarak tasarlanabilir mi?

Ekonomileri hakkında yeterince bilgimiz olmayan dönemler hakkında sözlü ve yazılı edebiyat bir bilgi kaynağı olarak düşünülebilir mi?

Kültürel bir meta olarak edebiyat metninin üretimi tarih boyunca ne gibi değişimler göstermiştir?

Edebiyat metinlerinin ekonomi tarihini düşünmek bu metinleri değerlendirirken bize ne gibi olanaklar sunar?

Ekonomik paradigmanın kaydığı, değiştiği zaman birimlerinde edebiyattaki değişimleri nasıl anlamlandırabiliriz?

Toplumsal ve ekonomik sınıfların oluşum süreci, hâkim ve alternatif üretim ilişkileri, edebî üretimi nasıl biçimlendirmekte, bu üretim tarafından nasıl biçimlendirilmektedir?

Marksist eleştirinin sunduğu perspektif, edebiyat ve ekonomi ilişkisini anlamak için ne gibi imkânlar sunmakta ya da ne gibi açmazlara sebep olmaktadır?
Edebiyat ve eleştiriyi düşünürken ekonomik, ekonomiyi düşünürken edebî-eleştirel söylem nasıl yürürlüğe sokulmaktadır?

Dilin, paranın ve sayının geçirdiği dönüşümleri paralel olarak düşünmenin yolları nelerdir?

Biriktirmeye değil armağana, almaya dayalı değil vermeye dayalı armağan ekonomilerinde edebiyat hangi biçimlere bürünmüştü, bürünebilir? Armağan ekonomisi hem edebiyatın bir izleği olarak hem de edebî üretimin bir biçimi olarak nasıl düşünülebilir?

Yayın sektörünün dinamikleri edebî üretimi, kanonu, akımları nasıl biçimlendirmektedir? Edebî alanın bu dinamiklerden azade olduğu alanlar tahayyül edilebilir mi?

Serbest piyasa ekonomisinin yayılma süreci yazarların yayın dünyasındaki davranışlarını ve edebî tahayyüllerini nasıl etkilemiştir?

Yayınevleri ile kitap dergileri, kitap tanıtım yazarları ve reklamcılık arasındaki bağıntıları nasıl tartışabiliriz?

Matbu kapitalizmin ve kültürün ortaya çıkışı yazmaya dayalı edebiyatların söylemsel ve maddi ekonomilerini nasıl etkilemektedir?

Klasik Osmanlı edebiyatı dönemin iktisadi zihniyetini algılamamızda ne gibi olanaklar sunabilir?

Osmanlı toplumunda himaye sistemi ile edebiyat arasındaki ilişkiyi düşünme biçimleri nelerdir?

19. yüzyıl Osmanlı edebiyatındaki ekonomik değişimi edebiyat metinleri üzerinden nasıl okuyabiliriz?

Türk edebiyatında zenginliğin ve yoksulluğun temsili nasıl gerçekleşmektedir?

Modern Türkiye'nin toplumsal koşullarında ekonomik eşitsizliklere ve adaletsizliklere yönelik mücadele edebiyatla hangi biçimlerde temas kurmuştur?

24 Şubat 2009 Salı

4. Sayı İçin Çağrı: Edebiyatın Cinsiyeti

Kritik, Eylül 2009’da çıkacak 4. sayısında edebiyat kurumunun toplumsal cinsiyetle bağıntılarını derinlemesine tartışmayı amaçlıyor. Edebiyatın cinsiyetli varoluşumuzu ne şekilde dolayımladığını ve bunun siyasal, kültürel, ekonomik ve dinsel olanla hangi biçimlerde kesiştiğini kavramak için edebiyatın toplumsal cinsiyet pratikleriyle nasıl biçimlendirildiğini anlamak kadar, bu pratikleri nasıl biçimlendirdiğini çözümlemenin de gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bu ilkeleri benimseyen aşağıdaki sorulardan yola çıkarak bir metni, dönemi, akımı, olguyu ya da söylemi ele alan yazıları 1 Haziran 2009 tarihine kadar kritikdergisi@gmail.com adresine bekliyoruz. Dergi hakkında daha ayrıntılı bilgi için: http://kritikdergi.com

* Cinsiyetli varlığımızın –edebî olsun olmasın- anlatıya dönüştürülmesi ne anlama gelmektedir? Bu cinsiyetli varlık hangi biçimlerde anlatılaştırılmaktadır?

* Kadınlık, erkeklik, eşcinsellik, gaylik, lezbiyenlik, travestilik, transseksüellik, biseksüellik, aseksüellik vb. gibi cinsiyet hâllerinin birbiriyle çakışan ve çatışan biçimleri edebiyatta nasıl temsil edilmektedir?

* Toplumsal cinsiyetin sosyalizm, Kemalizm, milliyetçi hareket, İslamcılık, Kürt hareketi vb. gibi siyasal projelerle karşılaştığı bir ara-alan olarak edebiyatı nasıl kavramsallaştırabiliriz?

* Sınıf ve toplumsal cinsiyet arasındaki girift ilişki edebî metinlerde hangi biçimlere bürünmektedir?

* Dinsel tecrübenin (özellikle başörtüsü meselesinin) edebîleştirilme anlarında toplumsal cinsiyet ne şekilde devreye girmektedir?

* Militarizmin gölgesinde ya da karşısında yer alan anlatılarda toplumsal cinsiyetin işlevi nedir?

* Osmanlı edebiyatında cinsiyeti ne şekilde tarihselleştirebiliriz?

* Modern Osmanlı edebiyatının oluşumunda heteroseksüel olmayan cinsel deneyimler ne şekilde içerilmiş ya da dışlanmıştır?

* Edebiyat cinsel sapkınlıkla normalliği hangi biçimlerde inşa etmektedir?

* Cinsiyetlerin karşılaşma noktaları ne şekilde edebîleştirilmektedir?

* Cinsel şiddetin edebî temsillerini nasıl çözümleyebiliriz?

* Kadın hareketi ve eşcinsel hareketin yükselişinin edebiyata yansımaları nelerdir?

* Edebiyat annelik, babalık ve aile deneyimlerini hangi biçimlerde ifade etmektedir?

* Arzulayan, erotik ya da pornografik bir varlık olarak bedenin sözcüklerle inşa edilmesi ne şekilde olmaktadır?

* Doğanın edebî temsilleri nasıl bir toplumsal cinsiyet dolayımı ortaya koymaktadır?

* Şarkiyatçı ya da garbiyatçı söylemlerin belirdiği edebî metinlerde toplumsal cinsiyet ne şekilde devreye girmektedir?

* Belirli bir cinsiyet kimliği üzerinden okuma / eleştiri yapmak söz konusu kimliği ve metinleri nasıl kurmakta, dönüştürmekte ve anlamlandırmaktadır?

* Cinsiyet temelli bir harekete bağlanmak edebiyat eleştirisi yapma pratiğimizi hangi biçimlerde etkilemektedir?

* Feminist eleştirinin önemli odak noktalarından biri olan “görünmezleştirilen metin, yazar ve kimlikleri görünür kılma çabası” ışığında toplumsal cinsiyete duyarlı bir edebiyat tarihçiliği nasıl inşa edilebilir?

30 Kasım 2008 Pazar

2. Sayının İçeriği

İçindekiler


0) Bu Sayıda...

1) Johann Strauss.... Osmanlı İmparatorluğu’nda Kimler, Neleri Okurdu (19.-20. Yüzyıllar)?

2) Fatih Altuğ... On Dokuzuncu Yüzyıl Osmanlı Edebiyatında İmparatorluk Medeniyet Yerlilik Yaban(cı)lık ve Din

3) Johann Strauss.... Milletler ve Osmanlıca: Osmanlı Rumlarının Osmanlı Edebiyatına Katkısı (19. ve 20. Yüzyıllar)

4) Olga Borovaya.... Yeniden Yazım Olarak Tefrika Roman: Ladino Edebiyatı Örneği

5) Hüseyin Mevsim... 19. Yüzyıl Bulgar Uyanış Çağı ve Bulgar Kitapları Dergisi (1858–1862)

6) Christophe Balaÿ... Diasporadaki Fars Edebiyatı: İstanbul 1865-1895

7) Yakup Civelek.... Çok Kimlikli Bir Osmanlı-Arap Aydını: Dilci, Edebiyatçı, Gazeteci Ahmed Faris eş-Şidyâk

8) Geoffrey Roper... Çevirmen ve Editör Olarak Fāris eş-Şidyāk

9) Radwa Ashour... Edebi Tarih ve Eleştiri Kurumu: Şidyak Örneği
10) Boğos Levon Zekiyan... Bedros Turyan’ın Şiirinde Kişisel Trajedi ve Kültürel Arkaplan

11) Mehmet Fatih Uslu... 19. Yüzyıl Osmanlısında Tarihsel Dram ve Kamusal Alan

12) Ayşe Banu Karadağ... “Batı”nın Çevrilmesi Üzerine: Tanzimat Dönemi/Sonrası Çevirilerini “Medeniyet” Odağıyla Yeniden Okumak

13) Bülent Bilmez... Şemseddin Sami Frashërı’nin Bazı Metinlerinde Arnavut ve Türk ‘Biz’inin İnşasına Katkıda Bulunan Otantiklik ve Köken Mitleri
14) Fırat Güllü... “Gave”: Şemseddin Sami’den Osmanlı Tiyatrosu’nu Politikleştirme Yolunda Özgün Bir Girişim

15) Veysel Öztürk... “Makber’de Kurucu Öznellik Olarak ‘Trajik Ben’”

16) Ahmet Sait Akçay... Fuad Köprülü ve Jale Parla’da Ulusal Edebiyatın İnşası

17) Sibel Kocaer... Kanon Oluşumunda Eski ve Yeni: Eski Edebiyata Yeni Yaklaşımlar Dizisinin İkinci Kitabı Hakkında

Bir İmparatorluk Edebiyatı Olarak Tanzimat

Tanzimat dönemi edebiyatı Türkiye’de hem edebiyat eleştirmenleri hem de tarihçileri için özel önemi olan bir alandır. 19. yüzyılda üretilmiş edebiyat, modern edebiyatın başladığı ve/veya belirlendiği bir art alan olarak kabul edilir ve bugün “modern” olan her ne varsa, kökeni Tanzimat’ta aranır. Söz konusu kabul ve arayış önemlidir çünkü bu yolla ortaya konan kopuş ya da devamlılık hikâyeleri eşliğinde ulusal edebiyat söyleminin temelleri oluşturulur.
Ulusal edebiyat söylemi Modern Türk edebiyatı alanında var olan neredeyse her yargının içine nüfuz etmiştir; eleştiriyi ve edebiyat tarihini bu söylemin içinden kurar ve iletiriz. Bu belirlenme ilişkisinin sonucu açıktır: Tanzimat edebiyatı denince aklımıza sadece Modern Türk edebiyatı gelir. Buna göre, söz konusu dönem edebiyatı ya geçmişle derin bir kopuşun (dolayısıyla yeni bir hayatın tek millet çevresinde başlangıcının) göstereni ya da her şeye rağmen bir devamlılığın (birikmiş Doğulu kültürün tüm değişime rağmen kendini dönüştürerek var ettiği bir sürekliliğin) işaretidir. Bu iki tercih bize kaba da olsa Cumhuriyet’in iç çatışmalarını yansıtan bir siyasi harita verir.
Oysa 19. yüzyılda, imparatorlukta üretilen edebiyat hakkında bu bakış açısını sorgulayacak ama bugüne kadar tartışılmamış pek çok şüphe yanı başımızdadır. Bunlar bize, orada bir ulus edebiyatının kökenlerinden çok daha fazlası olduğunu fısıldarlar. Zira karşımızda duran, farklı milletlerin aynı coğrafyada farklı dillerde ürettiği edebiyatların oluşturduğu bir alandır. Bunlar sadece aynı coğrafyayı paylaşmakla kalmazlar, aşağı yukarı aynı kültürel değişimin baskısına maruz kalarak benzer deneyimlerin içinden geçerler.
İşte döneme ve dönemin algılanışına dair bizde uyanan tereddütlerin eşliğinde Kritik’in ikinci sayısında farklı dillerde üretilen Osmanlı edebiyatlarının matrisine odaklanıyor ve “edebiyat tarihi bakımından imparatorluğun uzun yüzyılını, salt ulusal edebiyatın köklerini ve temel meselelerini barındıran bir geçmiş olmaktan farklı anlayabilir miyiz?” sorusunun peşinden gidiyoruz. Matrisin unsurlarının, yani farklı dillerde ama aynı coğrafyada üretilmiş edebiyatların birbirini etkileme ve birbirinden etkilenme potansiyellerini anlamanın önemli olduğunu düşünüyor, unsurlar arasındaki ilişkiler örüntüsünün kendisine has özelliklerini merak ediyor ve Osmanlı 19. yüzyılında ulusal edebiyatların ötesinde bir imparatorluk edebiyatının imkânını sorgulamaya girişiyoruz.
Bugün bulunduğumuz yerden söz konusu sorgulamayı yapmak hiç de kolay değil. Öncelikle imparatorluğun renkli coğrafyasının ürünü olan çok dilli metinler eşzamanlı okunmayı bekliyor, fakat ulusal edebiyat söyleminin ve eğitiminin şekillendirici çarkından geçmiş ve halen geçmekte olan bizler için ortada ciddi bir dilsel donanım sorunu var. Öte yandan içinde var olduğumuz söylemi sorgulamaya kalkmak yeni kuramsal aletler geliştirmeyi zorunlu kılıyor. 19. yüzyıla yüzümüzü dönmek ve ona yakınlaşma çabası içinde kültüre ve tarihe nasıl yaklaşacağımızı temize çıkarmak zorundayız.
Tüm bu zorluklar ilk başta cesaret kırıcı görünebilir. Ama yola çıkmak için yardımına başvurulabilecek bir birikimin olduğunu da görmek gerekiyor. Bu birikim içinde en önemli unsuru henüz Türkçede yayımlanmamış ve doğrudan Türk edebiyatı ile ilgili olmadığı için fazla dikkat çekmemiş yabancı dilde yayınlar oluşturuyor. Dosyayı hazırlarken, Tanzimat edebiyatını bir imparatorluk edebiyatı olarak tartışmak ve yeni tartışmanın bilgi zeminini yaratmak için söz konusu yayınlardan yararlanmanın öncelikli bir gereklilik olduğunu düşündük. Sonuçta, bu sayıda okuyucular İngilizce’den ve Fransızca’dan çevrilmiş sekiz değerli makale bulacaklar.
Öte yandan, alanda üretilen bilginin yetersizliği bizi sadece edebiyat üzerine değil tüm kültürel üretimin nitelikleri üzerine düşünmeye itti. Kültürel üretimdeki değişimin edebiyatı anlama bakımından kanallar açacağını umuyoruz. Dolayısıyla hem çeviri hem de telif yazılar içinde edebiyat alanını incelemesinin sadece bir bölümü sayan ya da edebiyata hiç değinmeyen yazılar da dosyanın kapsamı içinde tutuldu.
Böylelikle Kritik bu sayısında Tanzimat edebiyatı ve kültürü hakkında çeviri ya da telif toplam 17 makaleye yer veriyor. İmparatorluktaki farklı milletlerin kültürel üretimlerine odaklanan ya da farklı milletlerin ürünlerini karşılaştırmalı inceleyen bu çalışmaları bir araya getirerek son dönem Osmanlı edebiyatını bir imparatorluk edebiyatı olarak ele almak ve bu yönde bir tartışma başlatmak umudundayız.

Kritik’in bu sayısı, Johann Strauss’un son zamanlarda Türkiye’de çok okunan ve ama az tartışılan “Osmanlı’da Kim, Ne Okudu?” başlıklı yazısı ile açılıyor. Dergideki temel araştırma sorularımızın ortaya çıkışında kurucu önemde olan bu metinde yazar bugüne kadar benzeri yapılmadık bir şekilde Osmanlı’nın çok dilli bir okur-yazar toplumuna sahip olduğuna kanıtlarıyla işaret ediyor. Dosyayı hazırlarken bu yazının bizim için bir harita işlevi gördüğünü belirtmeden geçmemek lâzım.
Derginin ikinci yazısında, Fatih Altuğ dosyanın odak konusuna yöneliyor ve “imparatorluk edebiyatı” kavramını tartışarak son dönem Osmanlı edebiyatının önemli bazı metinlerini mercek altına alıyor. Altuğ incelemesinde, 19. yüzyılın bu coğrafyada iki emperyal geleneğin (Osmanlı ve Batı) çarpışmasına ev sahipliği yaptığını, bu çarpışmayla ortaya çıkan krizde “medeniyet” kavramı ekseninde tahakküm ilişkilerinin yeniden şekillendiğini iddia ediyor ve yeniden şekillenen bu ilişkilerin izlerini edebi metinlerde arıyor.
Derginin bundan sonraki yazıları genel itibariyle Osmanlı’da özelde ise İstanbul’da farklı milletlerin edebi faaliyetlerine odaklanıyor. Bunlardan ilki yine Johann Strauss’a ait bir yazı ve Strauss bu metinde Rumların Türkçe kültürel üretime katkısını tartışıyor. Bu tartışma gayrimüslimlerin Türkçe kültür üretimine ne kadar ve ne düzeyde katıldıkları konusunda hep dillendirdiğimiz önemli soruya cevap bulabilmek adına önemli bilgiler veriyor. Hemen arkasından gelen Olga Borovaya’nın yazısı ise 19. yüzyıl sonu ve yirminci yüzyıl başında Ladino dilinde yazılmış çeviri tefrika romanları değerlendiriyor. Yazarın bu romanları kendine has bir tür olarak ele alışı Türkçeye ve başka Osmanlı dillerine yapılan çeviriler için ufuk açıcı olabilir. Bir sonraki yazıda durak değişiyor ve Hüseyin Mevsim yine İstanbul’da ama bu sefer Bulgarca çıkarılmış bir dergiyi inceliyor. Bulgar Kitapları (Bılgarski Knijitsi) adını taşıyan bu dergiyi değerlendirirken Mevsim, Osmanlı Bulgar toplumunun kültürel dönüşümünü anlamaya çalışıyor.
Osmanlı edebiyatı büyük şehirlerde gelişmiş ve özellikle İstanbul Doğulu entelektüeller için de bir çekim merkezi olmuştur. Bu durumun bir örneğini gördüğümüz Christophe Balaÿ’ın “Diasporadaki Fars Edebiyat: İstanbul 1865-1895” başlıklı yazısı İstanbul’a gelmiş ve Ahter dergisi etrafında toplanmış İranlı yazarların faaliyetlerine odaklanıyor.
Kritik’in bu sayısında üç Osmanlı yazarı hakkında birden fazla yazı var. Böylelikle hem aynı vakayı farklı gözlerden görme imkânına kavuşacağımızı hem de karşılaştırabilmek adına yeni fırsatlar yakalayacağımızı umuyoruz. Bu yazarlardan ilki 19. yüzyılın en önemli Arap entelektüellerinden olan ve İstanbul’da dönemin en önemli Arapça gazetesi El-Cevaib’i yayınlamış Ahmed Faris eş-Şidyâk. Kritik’te Şidyâk hakkında üç ayrı yazı yayımlıyoruz. Yakup Civelek, yazarın edebi kişiliğini, siyasal görüşlerini ve El-Cevaib gazetesinin Osmanlı basınına etkisini beraberce ele alıyor. Geoffrey Roper, Şidyak’ın İstanbul öncesi dönemine odaklanıyor, onun bu dönemde yaptığı edisyonlarla çevirileri mercek altına alıyor ve bunların modern Arap dili ve edebiyatına katkısını tartışıyor. Şidyâk hakkındaki son metin olan Radwa Ashour’un yazısı ise yazarın edebi yönüne odaklanıyor. Ashour, yazarın Faryâk’ın Yaşamı ve Serüvenleri adlı otobiyografik anlatısını incelediği yazısında klasik edebiyat türlerinin Şidyâk tarafından nasıl dönüştürülerek kullanıldığını ve böylelikle modern bir anlatı biçiminin yaratıldığını gösteriyor. Yazıda son olarak Şidyâk’ın Arap edebiyat tarihi ve eleştiri kurumunca algılanma biçimi tartışılıyor.
Kritik’in odağa aldığı bir diğer Osmanlı entelektüeli ise 19. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’da yaşamış Ermeni şair Bedros Turyan. Şair hakkındaki ilk yazıda Boğos Levon Zekiyan, Bedros Turyan’ın şiirini Osmanlı kültürel ortamını da dikkate alarak inceliyor ve bir şairin şiirinin dönem içindeki gelişimini anlamaya çalışıyor. Bu çalışmanın hemen ertesinde bu kez Bedros Turyan’ın bir tiyatro oyunu inceleme masasına yatırılıyor. Mehmet Fatih Uslu, yakın zamanlarda yazılmış Turyan’ın Sev Hoğer (Kara Topraklar) adlı metniyle Namık Kemal’in Celaleddin Harzemşah’ını yani bir Türkçe ve bir Ermenice tarihsel dramı yan yana okuyarak Osmanlı’nın son döneminde kamusal alanın oluşumuyla tiyatro türlerinin seçimi arasındaki ilişkiyi sorunsallaştırıyor.
Tanzimat’ta en önemli faaliyetlerden birinin çeviri olduğunu biliyoruz. Ayşe Banu Karadağ, işte bu çeviri faaliyetlerini merkeze aldığı yazısında Batı’yla kurulan ilişkiyi bir çeviri gibi okuma fikrini tartışıyor. Çeviribilim kuramından faydalanan Karadağ çeviri faaliyetini “medeniyet” kavramı çerçevesinde okumayı öneriyor ve bu çerçevede yapılacak çeviribilim çalışmalarının Tanzimat kültürünü anlamada yeni fırsatlar açabileceğini iddia ediyor.
Kritik’in odağına aldığı üçüncü Osmanlı entelektüeli ise İmparatorluğun çok kimlikli yazarı Şemsettin Sami. Yazar hakkındaki yazıların ilkinde Bülent Bilmez, Şemsettin Sami’nin metinlerinin Arnavut ve Türk milliyetçilikleri tarafından kendi milliyetçi söylemlerinin kurulmasında nasıl kullanıldığını araştırıyor. Hemen sonrasında Fırat Güllü, yazarın Gave adlı oyununu inceliyor ve bu oyunun Osmanlı’da tiyatronun siyasal muhalefet açısından kullanımına özel bir örnek teşkil ettiğine işaret ediyor.
Veysel Öztürk bu sayıda da Abdülhak Hamit şiirini tartışmayı sürdürüyor. Öztürk, “trajik ben” kavramını açımlayarak hem Osmanlı modernleşmesinin temel tartışmaları üzerine düşünüyor hem de özelde Hamit genelde Türk şiirinde böylelikle ciddi bir değişimi göstermeye çalışıyor.
Derginin son bölümünde ise iki değerlendirme yazısına yer veriyoruz. Ahmet Sait Akçay, Fuat Köprülü’nün “Türk Edebiyatında Usul” makalesi ile Jale Parla’nın Babalar ve Oğullar kitabını son dönem Osmanlı edebiyatını algılamaları bakımından eleştiriye tabi tutuyor. Takip eden yazıda ise, Sibel Kocaer yakın zamanda yayımlanan Eski Türk Edebiyatına Modern Yaklaşımlar I kitabını değerlendiriyor.

Kritik’in ikinci sayısı yoğun ve yorucu bir emek ertesinde ortaya çıktı. Yayın kurulunda görev alan arkadaşların dışında, kurulun dışından pek çok arkadaşa teşekkür borçluyuz. Öncelikle çeviriler konusunda tamamen gönüllü olarak imdadımıza koşan Cem Bico, Günil Ayaydın Cebe, Feride Evren Sezer, Ayten Sönmez ve Evren Yiğit’e canı gönülden teşekkür ediyoruz. Onların emekleri bize güç verdi. Ali Sipahi, başından beri dergimizin internet sayfasının tasarımıyla yakından ilgilendi. Hakkı Başgüney, bu sayıda iki makalesini yayımladığımız Johann Strauss’a ulaşmamızda yardımcı oldu. Kendilerine minnetlerimizi sunuyoruz. Çeviriler için gerekli izinleri almamızda bizden yardımlarını esirgemeyip yazılarının çevirilerini bizzat değerlendiren yazarlarımıza ve dergimize maddi ve manevi katkılarından ötürü Selim Sırrı Kuru’ya da teşekkür borçluyuz.
Tanzimat sayısının ardından Kritik’in üçüncü sayısında dosya konusu “Anlatıbilim”, dördüncü sayısında ise “Türk Edebiyatında Cinsellik Temsilleri” olacak. İkinci sayıda, yayımlamaya değer çok metin olması dosya dışı yazılara yer bırakmadı. Ama bundan sonraki sayıların dosya dışı yazılara da açık olduğunu bir kez daha belirtmek isteriz.




Not: İlk sayımızda Berat Açıl'ın “Aftab-ı mahşer-i sad aftab-ı mahşerim: Divan Şiirinde Güneş İmgesinin Mahşer Güneşi'ne Evrilmesi” başlıklı makalesinde “Bu makale Prof. Dr. Zehra Toska tarafından 2005-2006 eğitim-öğretim yılının ilk döneminde verilen Sebk-i
Hindi konusundaki doktora dersi için hazırlanmış ödevin genişletilmiş ve gözden geçirilmiş halidir. Ödevin çıkış noktası olan ‘klasik dönem güneş motifinin Sebk-i Hindi döneminde mahşer güneşine evrilmesi’ ve ‘Sebk-i Hindi döneminde aşık-sevgili hiyerarşisindeki değişim’ gibi saptamalar Zehra Toska'ya ait olup, söz konusu derste tartışılmak ve incelenmek üzere kendisi tarafından biz öğrencilerine aktarılmıştır. Divan edebiyatı hakkındaki tüm bilgi ve anlama çabalarıma biçim vermiş olan değerli hocama sonsuz teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim” biçiminde olması gereken not sehven
çıkmamıştır. Düzeltir, özür dileriz.

13 Nisan 2008 Pazar

İçindekiler

Dosya: Yeni Tarihselcilik
Mehmet Fatih Uslu Greenblatt’ın Yeni Tarihselci Eleştirisi
Stephen Greenblatt –
Catherine Gallagher Yeni Tarihselciği Uygulamak
Fatih Altuğ “Eksik Olma Kemal”: Namık kemal’im Temsillerin Örtük İktidar
Selim Sırrı Kuru İshak Çelebi’nin Hayatı ve “Üsküp Şehrengizi” Etrafında Düşünceler
Aslı Niyazioğlu Uzlet ve Onaltıncı Yüzyıl Osmanlı Şairi

Berat Açıl “Aftâb-ı mahşer-i sad âftâb-ı mahşerim”: Divan Şiirinde Güneş İmgesinin Mahşer Güneşine Evrilmesi
Yervant Barte Manok Ermeni Katolik Mekhitarist Rahiplerince Venedik’te Sahnelenen İlk Türkçe Tiyatro Oyunları
Veysel Öztürk “Bize gelmişti zira meslke-i ecdâd nâ-kâfi”: Abdülhak Hâmit’in Şiirinde Yeniliğin Kökleri
Olcay Akyıldız İki Parçalı Bir Biyografi Denemesi
Çiğdem Kurt Tedkîkât-ı Edebiyye: Hayât ve Kitâblar Üzerine
Mehmet Rauf Hayat ve Kitablar
Deniz Aktan K. Aşırılıkların Kıskacında Bir Varoluş Hali Olarak Aylaklık: Yakup Kadri ve Bireyselleşme Potansiyeli
Seher Özkök “Büyük Kuş”ta Dile Karşı “Öteki” Olmak
Ayşe Öykü İş “Onlar”ın Arasında Cehennemde Olmak: Bunaltı, Kuşatılmışlık, Kapatılmışlık
Pelin Aslan Hasan Ali Toptaş’ın Görünmezi Görünür Kıldığı Modern Bir Fantezi Olarak Uykuların Doğusu
Egemen Özbek Bütünlük Arayışı: Kayıp Zamanın İzinde ve Huzur’da Benlik, Hafıza ve Zaman
Ahmet Sait Akçay Mahir Öztaş’ın Romanlarında Postmodern Temsil
Murat Umut İnan Hariçten ‘Gazel’ Okumak: Gazelde Bütünlük Tartışmaları